20 Aralık 2012 Perşembe
POLİSİN GAZ BOMBASI BARIŞ'I YOĞUN BAKIMA SOKTU
ODTÜ'de önceki gün çıkan olaylarda polisin gaz tabancasından attığı fişeğin başına gelmesi sonucu beyin kanaması geçiren Hukuk Fakültesi öğrencisi Barış Barışık'ın beyninde ezilme ve su toplaması meydana geldiği, en az bir hafta daha yoğun bakımda kalacağı belirtildi. Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yoğun bakımda olan ve olaydan 15 saat sonra şuuru yerine gelen Barış'ın annesi Zeynep Barışık, "Çocuğumu sanki yeniden doğurmuşum gibiyim" derken, babası Mustafa Asım Barışık, "40 öğrenci yaralandı, durumu en ağır olan benim oğlum. Evladımın hayatı bu kadar mı ucuz?" diye sordu. Olaylar sırasında Barış'ın yanında olan arkadaşı Çağdaş Ersoy, "Polisler ambulansın içeri girmesine izin vermediler. Yaklaşık yarım saat Barış o halde kaldı" dedi.
Çin’den fırlatılan Göktürk-2 uydusu için ODTÜ Uzay'da önceki gün yapılan törene Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılmasını protesto eden öğrencilerden, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Barış Barışık, çıkan olaylarda polisin gaz tabancasından attığı fişeğin başına gelmesi sonucu ağır yaralandı. Aldığı darbe sonucu beyin kanaması geçiren Barış, arkadaşları tarafından şuuru kapalı olarak hastaneye kaldırıldı. Önce Bayındır Hastanesi'ne götürülen Barış, ilk müdahalenin ardından Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne nakledildi.
CHP ve BDP'li vekiller dün hastaneye giderek Barış ve ailesine destek verdi.
BEYİNDE EZİLME VAR
Olaydan yaklaşık 15 saat sonra şuuru yerine gelen Barış'ın doktorları, hayati tehlikenin hala devam ettiğini söyledi. Fişeğin geldiği kısımda ciddi hasar oluştuğunu belirten doktorlar, beynin darbe alan kısmında ezilme ve su toplaması olduğunu söyledi. Şu anda ameliyatlık bir durumu olmayan ancak oluşan şişliğin baskı yapmaya devam etmesi halinde ameliyat olacak olan Barış, en az bir hafta daha yoğun bakımda kalacak.
"ÖLDÜ SANDIK"
Mersin'de yaşayan Barış'ın annesi Zeynep ve Baba Mustafa Asım Barışık, haberi alır almaz Ankara’ya geldi. Zeynep Barışık oğlunun haberini telefonda öğrendiklerini belirterek, "Panik ve ölüm korkusu içinde yola çıktık. Barış'ı saat 11.00'de tomografiye götürülürken gördük. Yüzü gözü şiş, yara bere içindeydi. Ama yine de üzüntümüz sevince dönüştü. Kaybettik zannederken oğlumuzu tekrar bulduk. Çocuğumu sanki yeniden doğurmuşum gibi. Akşam o kadar umutsuzdum ki... Benim çocuğum kendince haksız gördüğü bir şeye karşı çıkabilir. Ağzını bağlayamam. Bırakın çocuklar istediklerini söylesinler. Kimse kimsenin görüşüne beğenmek zorunda değil" dedi.
"HER ÇOCUĞA 3 POLİS DÜŞÜYOR"
Baba Mustafa Asım Barışık ise yapılan müdahalenin orantısız olduğunu belirterek, "Bine yakın çocuğun üzerine 3 bin polis salınır mı? Bu nasıl bir güç? 20 panzer, 8 toma, 110 polis, taşıma aracıyla geliyorlar ve gaz bombalarını çocuklara sıkıyorlar. Her çocuğa 3 polis düşüyor. Öğrencilerden 40'ı yaralı, durumu en ağır olan da benim oğlum. Kime ateş ediyorsunuz? Evladımın hayatı bu kadar mı ucuz?" dedi. Öğrencilerin demokratik haklarını kullandığını ifade eden baba Barışık, " Eğer bu ülkede demokrasi varsa beğenmediğime 'beğenmedim' diyebilmeliyim. Barış, sorunları demokrasi ile halletmeye çalışır. Sadece fikirleri ile çarpışır. Bu da suç değil. Talebe bu çocuklar, bunu da yapmasın mı? Artık söylenecek bir şey yok. Sözün bittiği yerdeyiz" diyerek sorumlulardan şikayetçi olacaklarını belirtti.
"POLİS AMBULANSA BİNMESİNE İZİN VERMEDİ"
Olaylar sırasında Barış'ın yanında olan arkadaşı Çağdaş Ersoy, polisin yaklaşık 20 metre mesafeden hedef gözeterek gaz bombası attığını söyledi. Ersoy, "Üniversitenin Bilkent kapısında bir grup polis önümüzü kesti, diğer bir grup ise arkamızdan dolandı, bizi çembere aldılar. Bir grup Çevik Kuvvet de sağdaki ormana yerleşti, üzerimize sürekli gaz bombası yağdırdı. Çatışma sürürken yaklaşık 20 metre mesafeden Barış'ın kafasına gaz bombasının fişeği isabet etti. Barış'ı yere düşerken gördüm. Onu kaldırmaya çalışırken, polisler hala üzerimize gaz bombası atıyorlardı. Polisler ambulansın içeri girmesine izin vermediler. Yaklaşık yarım saat Barış o halde kaldı. Daha sonra bir araba bulduk ve Barış'ı hastaneye götürdük" dedi.
TACİZ İDDİASI
Olaylarda yaralanan ve üç günlük iş göremez raporu alan Hacettepe Üniversitesi Uluslararası İletişim Bölümü'nden bir kadın öğrenci ise polislerin kendisini taciz ettiğini iddia etti. "Bir anda bir polis beni yakaladı. Ardından yumruk, tekme ve cop ile vurmaya başladılar. Çeneme çok sert iki yumruk darbesi aldım. Bunlar yaşanırken bir yandan da tacize uğradım. Elleriyle her yerime dokunuyorlardı" dedi.
"ODTÜ'YÜ SAVAŞ ALANINA ÇEVİRDİ"
BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, ODTÜ’de meydana gelen olayları anımsattı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 2-3 bin kişiyle ”ODTÜ’yü savaş alanına çevirdiğini” öne süren Tan, ”Bu protestolara tahammülün yoksa demokrasi nasıl yerleşecek?” diye sordu.
CHP GENÇLİK KOLLARI'NDAN TEPKİ
CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Emre Doğan, olayın polis devleti zihniyetinin göstergesi olduğunu savundu. Protestonun sebebinin Göktürk-2 uydusunun uzaya gönderilişi değil, iktidarın üniversiteleri ticarethaneye çevirmesi, iç barışı bozması olduğunu ifade eden Doğan, polisin öğrencilere yönelik tavrının kabul edilemeyeceğini, halkın bunun hesabını AK Parti’den soracağını savundu. Doğan "4 bine yakın polis ve yüzlerce zırhlı araçla kendi üniversitesini kuşatan AKP, bütün kainatın sırlarını çözse bile kendi halkına ve insanlığa hiçbir faydasının olmayacağını bilmelidir. Çünkü, onlar için en önemli şey kendi iktidarlarını polis zoruyla yürütmektir. Ama dünyada hiçbir otoriter rejim polisin çabası ve gayreti ile ayakta kalmamıştır, AKP de kalmayacaktır” dedi.
(Çınar ÖZER)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder