Ankara Keçiören’de 30 Ağustos'ta "dur" ihtarına uymadığı gerekçesiyle polis Fatih Yılmaz ve Olcay Hankulu tarafından açılan ateş sonucu, 24 yaşındaki Cem Aygün hayatını kaybetmişti. Ayağı kayıp yere düşerken silahının ateş aldığını belirten şüpheli Yılmaz 8 aylık polis memuruydu. Olayla ilgili yürütülen soruşturmada şüpheli polisler için gözaltı kararı 5 saat sonra çıkmış ve ertesi gün savcılıkta ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılmışlardı.
AİLE İTİRAZ ETTİ SAVCI DEĞİŞTİ
Savcının bu tutumuna karşı Aygün ailesi ve avukatlar savcının "soruşturmayı eksik yürüttüğünü" belirterek HSYK'dan savcının değiştirilmesini istemişlerdi. Bunun üzerine savcı Yıldız'dan soruşturma dosyası alınarak, dosya savcı Atilla Ceylan'a verildi. Ceylan, ilk olarak şüpheli iki polisin yeniden ifadesine başvurdu. 10 Ekim’de savcıya ifade verdikten sonra yine serbest bırakılan polislerin verdikleri ilk ifade ile çelişen ifade vermeleri ve olayı daha ayrıntılı anlatmaları dikkat çekti.
1.5 AY SONRA AYRINTILI İFADE
Şüpheliler olaydan yaklaşık bir buçuk ay sonra verdikleri ikinci ifadede, olayı dakika dakika anlattılar. Olay yerine neden gittiklerini anlatan şüpheliler anonsun 10.10'da geldiğini, anonstan 4-5 dakika sonra da olay yerine gittiklerini belirtiler. Cem Aygün'den şikayetçi olan Dilara Yılmaz'ın yaralı olduğunu ve araca aldıktan sonra Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne getirdiklerini belirten polisler, 5-10 dakika sonra hastanenin acil kapısına geldiklerinde de Aygün'ün arabasını gördüklerini, aracı durdurup GBT kontrolü yaparken Aygün'ün kaçmaya başladığını ifade ettiler.
BENİM KURŞUNUMLA VURULDU
Savcılığa verdiği ilk ifadesinde “ Maktul benim silahımdan çıkan kurşunla vuruldu” diyen Yılmaz, ikinci ifadesinde böyle bir cümle kurmadı. Merdivenlerin basamaklarının yüksek ve düzensiz olduğunu belirten Yılmaz, “Hatta bazı basamakların kenarları yıpranmıştı. Bu şekilde 3. ya da 4. basamakta önüme bakarak inerken sağ ayağım kaydı ve önce dirseklerimi daha sonra sırtımı yere vurdum. Giydiğim ayakkabı emniyetin verdiği altı köseli ayakkabıydı. Merdivende herhangi bir ıslaklık ya da kayganlık yoktu. Belirttiğim şekilde ayağımın kaymasıyla sırt üstü yere düştüğüm sırada silahım ateş aldı” şeklinde ifade verdi. Yerden kalkıp Aygün’ün yanına gittiğinde de Aygün'ün belinde “az biraz kan olduğunu fark ettim” dedi.
KAÇ KOVAN VAR BELLİ DEĞİL
Ölü muayene tutanağında Aygün’ün sağ kalçasında 2 mermi giriş-çıkış deliği, kalçasının üzerinde 4. bel omurunda ise bir mermi izi yer aldığı ifade edildi. Soruşturma dosyasında ise polislerin silahından kaç kurşun çıktığına ilişkin farklı bilgiler yer aldı. Olaydan hemen sonra 12:00’de hazırlanan ilk olay yeri krokisinde 6 boş kovan gösterilirken, aynı polisin yarım saat sonra hazırladığı görgü ve tespit tutanağında ise boş kovan sayısı 8 olarak belirtildi. Polis fezlekesinde ise kovan sayısı 7 olarak yazıldı. Balistik raporuna göre ise boş kovanlardan 5’i Yılmaz’ın silahında 2’si ise diğer polisinkinden çıktı.
ARKADAŞLAR HATA YAPMIŞ
Yılmaz ifadesinde “olay sonrasında kullandığım silah cinayet büro ekipleri tarafından Keçiören İlçe Emniyet binasından yaklaşık bir saat sonra benden alındı” demiş, dosyadaki emniyet tutanağına göre de Yılmaz'dan silahı 12.00’da teslim alınmıştı. Ancak dosyadaki olay yeri tutanağının da 12.00'da yazıldığı kaydedilmişti. Ayrıca Hankulu'nun 12.15'te de cinayet büroda ifadesi alınırken, Yılmaz'ın da 13.30'da ifadesinin alındığı yazılmıştı. Böylece olaydan bir saat sonra yani 12.00’da silahını teslim eden Yılmaz aynı zamanda olay yeri tutanağı tutarken, Hankulu'da 12.15’te cinayet büroda ifadesini vermişti. Hankulu, savcılığa verdiği ikinci ifadesinde bu durumu şöyle düzeltti: " Emniyette alınan ifademin altına 30.08. 2012 yazılmasına rağmen burada ifadeyi alan arkadaşlarımın yaptıkları bir hata sonucu tarih yanlış yazılmıştır. Asıl tarih 31.08.2012'dir."
(Çınar ÖZER)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder