24 Kasım 2012 Cumartesi
TACİZ DAVASINDA VAHİM "ÇIĞLIK TESPİTİ"
Gittiği dersanenin müdürü, aynı zamanda da matematik öğretmeni olan kişinin tacizine uğradığını söyleyen 17 yaşındaki kızın iddiası üzerine açılan davada mahkeme heyeti vahim bir "keşif" yaptı. Taciz mağduru kızı da yanlarına alarak dersaneye giden heyet, mübaşiri olayın olduğu odaya koyarak bağırmasını istedi ve dışarıya sesin gelip gelmediğini kontrol etti. Mahkeme heyetinin, "mağdur kızın olay anında bağırması halinde veya iddia ettiği gibi sanığın kızın arkadan bağırması halinde bu sesin duyulması gerektiği" yönündeki tutanağı da dava dosyasına konuldu.
"BİZ BİRBİRİMİZE BENZİYORUZ"
17 yaşındaki H.A, Mart ayında, üniversite sınavına hazırlık amacıyla annesiyle birlikte kayıt yaptırmak için G. dersanesine gitti. Dersanenin sahibi, aynı zamanda matematik öğretmeni olan M.H.G ile görüştükten sonra H.A'nın kaydı yapıldı. Ardından da genç kız dersaneye gitmeye başladı. Yaklaşık bir ay sonra, H.A'nın arkadaşının mahkemedeki ifadesine göre, sanık M.H.G, bir Cumartesi günü ders bitiminde yanına gelerek, "H.A'nın sormak istediği birşey varsa, yarın yanıma gelebilir" dediğini, bunun üzerine H.A'ya mesaj atarak durumu bildirdiğini söyledi.
H.A savcılığa verdiği ifadesinde, ertesi gün M.H.G'nin odasına gittiğini, müdürün, kendisine üniversitede okumak istediği bölüme ilişkin sorular sorduğunu anlattı. Odanın kapısının açık olduğunu, ancak bir süre sonra M.H.G'nin, temizlik görevlisine kapıyı kapattırdığını anlatan H.A, "Odasında bulunduğumuz süre boyunca kendisine 'hocam' diye hitap etmememi istedi. Bir ara, 'Seni benden iyi kimse anlayamaz. Beni eşim de anlamaz, seni ailen anlamaz' dedi. Bizim birbirimize çok benzediğimizi söyledi" dedi.
"BENİ SATMA"
H.A yaşadığı taciz olayını ise şöyle anlattı:
"Konuşma sırasında bir ara yanıma geldi. 'Dersler önemli değil. Sen Pazar günleri gel. Ailen bizi ders çalışıyor olarak bilsin. Sohbet ederiz' dedi. 33 yıllık psikolog olduğunu söyledi. Elimden tuttu. Sonra kendisine sıkıca sarılmamı istedi ve yanağımdan bir kere öptü. Konuşmalar sırasında, 'seninle sırlarımı paylaşabilir miyim? Şu anda sana tokat atsam bunu gidip annene söyler misin, beni satar mısın? Şu an uç noktadayız. Benimle ilgili yapmak istediğin bir şey var mı? Bana sarılmak, öpmek, tokat atmak gibi' dedi. Ben de böyle şeyler yapmak istemediğimi söyledim. Son olarak 'Şu an uç noktadayız' diye yanıma gelerek iki eliyle kafamdan sıkıca tuttu, kaldırdı. Yanağımdan öper gibi yaparak iki kez dudağımdan öptü. Ben çantamı alıp kapıya yöneldim. Bana 'Gidersen intihar ederim' dedi. Ben de 'Engel olursanız intihar ederim' dedim. Hızla odadan çıktım. Arkamdan gelerek 'Beni satma' diye seslendi."
Dersaneden eve dönen ve olayı ailesine anlatan H.A, karakola giderek suç duyurusunda bulundu. Kollukta verdiği ifadesinde olayı anlatan H.A bağırması üzerine, M.H.G'nin kapıdan çekildiğini söyledi. H.A'nın ifadesi sonrasında M.H.G aynı günün akşamı polisler tarafından gözaltına alındı.
62 YILA KADAR HAPİS İSTENDİ
M.H.G savcılık ifadesinde, "H.A'nın üniversitede okumak istediği bölüm hakkında konuştuklarını, kapının açık olduğunu ve bir taciz olayının olmadığını" iddia etti. Dersanedeki diğer öğretmenler de savcılık ifadelerinde, herhangi bir şey görmediklerini ve bağırma duymadıklarını söylediler. Savcılık ifadesinden sonra M.H.G serbest bırakıldı.
Soruştuma sonunda M.H.G hakkında "çocuğun cinsel istismarı" suçundan 15 yıldan 20 yıla, "cinsel istismar amaçlı olarak çocuğu alıkoyma" suçundan da 12 yıldan 42 yıla kadar olmak üzere toplam 27 yıldan 62 yıla kadar hapis cezası istemiyle Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
İLK CELSEDE ÇIĞLIK KEŞFİ
"H.A'nın duygu durumunda dalgalanmalar yaşandığı, psikolojik olarak olaydan olumsuz etkisinin devam ettiği, verdiği ifadenin güvenilir olduğu, verdiği ifade doğrultusunda da ruh sağlığının olumsuz olarak etkilenmiş olabileceği" doktor raporuyla kaydedildi. Ancak mahkeme heyeti davanın ilk duruşmasında çarpıcı bir karar aldı. Tanıkların "dersanede herhangi bir ses duymadıklarını" söylemesi ve H.A'nın kollukta verdiği ifadesinde, "bağırdığını" söylemesi, mahkemede ise "bağırıp bağırmadığını hatırlamadığını" belirtmesi üzerine, mahkeme "çığlık keşfi" yapılmasına karar verdi.
MÜBAŞİRE "BAĞIR" DEDİLER
Bu karar doğrultusunda, mahkeme heyeti geçtiğimiz Salı günü dersaneye keşfe gitti. Keşifte H.A, sanık M.H.G, taraf avukatları ile tanıklar da hazır bulundu. Olayın yaşandığı odaya giren mübaşirden bağırılması istendi. Mübaşir, odanın içinden "Sesim geliyor mu?" diye bağırdı. Bu şekilde yapılan keşif tutanaklara şöyle geçti:
"Herhangi bir bağırma anında dersanenin, dersliklerin açık ve kapalı olmaması halinde duyulması ya da duyulmaması konusunda mübaşir A.D. sanığın ve mağdurenin bulunduğu odaya konuldu. Odanın kapısı açık ama sekreteryanın kapısı kapalı olduğu halde bağırması istendi.
DUYULABİLİRMİŞ
Bu bağırma sesinin sekretaryanın dış kapısı önünde duyulduğu, ama koridorun orta kısmında duyulmadığı görüldü. Mağdurenin merdivenlerden inerken sanığın arkasından 'beni satma' şeklinde bağırdığı iddia edildiği ve böyle bir bağırmanın duyulup duyulmayacağı konusunda sanığın aynı şekilde bağırması istendi. Mahkeme üyelerinin her biri bir deslikte, bilirkişi de bir başka derslikte olduğu halde beyanlarında koridorda böyle seslerin olması halinde duyulabileceğini beyan ettiler."
(Çınar ÖZER)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder