Almanya'daki Deniz Feneri Derneği hakkında soruşturmayı yürütürken "resmi belgede sahtecilik ve görevde yetkiyi kötüye kullanma" suçlarını işledikleri iddiasıyla yargılanan savcılar Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz beraat etti. Türkaslan, "Bu karar Türkiye’de görev yapan hakimlere, savcılara ’Hiç korkmayın, hukuk içinde kalın. Hukuk içinde ne yapmanız gerekiyorsa karşınızdaki kişilerin kim olduğuna bakmayın, görevinizin gereğini yapın’ demiştir" dedi.
Deniz Feneri soruşturmasını yürütürken sanık avukatlarının şikayeti ve HSYK (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) kararıyla bir anda kendilerini sanık sandalyesinde bulan üç savcının yargılandığı davanın son duruşması dün yapıldı. Yargıtay 11. Ceza Dairesi’ndeki duruşmaya 11 yıla kadar hapsi istenen sanık savcı Türkaslan ile 3'er yıla kadar hapisleri istenen savcılar Tamöz ve Yaren ile avukatları katıldı. Duruşmada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcıları Sezgin Tanrıkulu, Erdoğan Toprak, CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan ile bazı milletvekilleri ve YARSAV üyeleri de hazır bulundu.
SAVCI: SAHTECİLİK KASTI YOK
Duruşmada esas hakkındaki görüşünü açıklayan Yargıtay Cumhuriyet Savcısı, savcılara yöneltilen sahtecilik suçunun oluşumu için aldatma yeteneğinin bulunması gerektiği, oysa savcıların tapu dairelerine gönderdikleri belgelerde evrakın bir bölümünün kapalı olduğunun açıkça anlaşıldığına işaret etti.
Savcı Türkaslan’ın bir mahkeme kararını kapatarak talimat vermesinin, diğer sanıkların da bunu devam ettirmesinin "etik" açıdan tartışılabileceğini kaydeden Yargıtay Savcısı, bu durumun bir zarara neden olmadığı ve suç unsurlarının oluşmadığını belirterek, beraat istedi.
"HAKKIYLA SORUŞTURMA YAPTIM"
Savcı Nadi Türkaslan savunmasında, "Burada sistem ters işliyor. Ben suçlanıyorum ve kendimi aklamaya çalışıyorum. Ben belgede oynama yapmadım, bunu da ispatladım. Görevi kötüye kullanmadım; görevleri gereğine göre yaptım. Benim burada olmam hakkıyla soruşturma yaptığım içindir. Hukuk neyi gerektiriyorsa onu yaptım. Benim tüm vebalim bu. Kimseye yanaşmadan, boyun eğmeden görevimi yaptım. Yüz kere daha böyle bir dava önüme gelse, ben yüz kere daha böyle hareket ederim, buraya geleceğimi bilsem de" dedi. Türkaslan’ın avukatı Cevat Balta da müvekkilinin görevini kötüye kullandığı için değil, kötülere karşı kullandığı için yargılandığını savundu. Balta, "Verilecek karar Deniz Feneri savcılarını olduğu kadar binlerce savcıyı da sindirmesin, aydınlığın, adaletin, hakkın sesine kulak verilsin" dedi.
"PARALAR METRESLERE GİTTİ"
Sanık Abdulvahap Yaren, "Devletin verdiği görev doğrultusunda Almanya’da delilleri incelemeye gittik. 600 kişinin belgesini taradık. Bu kişiler kendilerine yardım yapılmadığını, yardım alanlar ise gösterilen miktarlarda yardım almadıklarını söylediler" dedi. Afrika’daki aç çocukların fotoğraflarını gösteren Yaren, ”Yardım paralarının bana göre buralara gitmesi gerekiyordu. Peki nereye gitti? Niye ben bu paralara, şirket mallarına el koydum? Evli kadın, evli adamlar hovardalıklarını, metreslerini elinde tutmak için zekat paralarını bu şirketlere hisse payı olarak aktarmışlar. Niye? Cinsel istismara, şantaja devam etmek için. İşte bunun için malla el koyduk" diye konuştu.
Yaren’in avukatı ise, ”50 yıllık hukuk hayatımda sanık veya şüphelinin talebinin cumhuriyet savcısı veya hakim tarafından reddedilmesinin görevi kötüye kullanma olarak kabul edildiğini ilk defa görüyorum. Bu dava siyaset tarafından dizayn edilmiş bir davadır" dedi.
"KIRGINIM"
Savcı Mehmet Tamöz, bir savcı olarak idealler uğruna bu mesleği seçtiğini belirterek, ”Bir cumhuriyet savcısının sanık olmasından üzüntü duyuyor ve utanıyorum. Ülkemi ve insanları seviyorum. Tek amacım yasalara uygun şekilde ülkeme hizmet etmek. Ama kırgınım. Kırgınlığım suçun unsurlarının oluşmadığını bildiği halde siyasi amaçlarla beni buraya getiren meslektaşlarımadır” dedi.
HER SUÇTAN BERAAT
Son sözleri sorulan savcılar, "Takdir yüce heyetindir" dedi. Dosyanın incelenip bir eksiklik yoksa kararın hazırlanması için verilen aranın ardından, Mahkeme Başkanı Hüseyin Eken sanıklara yöneltilen suçlamaların "yasal unsurlarının oluşmadığı" gerekçesiyle beraatlarına karar verildiğini bildirdi.
1'E KARŞI 4
"Görevi kötüye kullanma” suçundan verilen beraat kararının oy birliğiyle alındığını açıklayan Eken, sanık Türkaslan’a yüklenen ”kamu görevlisinin resmi belgede sahtecilik” suçuna yönelik beraat kararının ise, Daire Üyesi Ahmet Turan Doğan’ın, bu suçun nitelik değiştirerek ”görevi kötüye kullanma” suçuna dönüştüğü ve bu suçtan mahkumiyet hükmü kurulması gerektiği yönündeki karşı oyu ve oy çokluğu ile alındığını kaydetti.
BU KARAR SAVCILARA MESAJ
Kararın ardından açıklama yapan Türkaslan, "Kişisel olarak, insan olarak bugün beraat ettiğime sandıkları kadar çok fazla sevinmedim. Suçlu olan insan beraat ettiği zaman sevinir. Ben suçlu değildim. Ama şuna sevindim, bugünkü karar Türk hukuk tarihine geçecek bir karardır. Bu karar, Türkiye’de görev yapan hakimlere, savcılara, ’Hiç korkmayın, hukuk içinde kalın. Hukuk içinde ne yapmanız gerekiyorsa karşınızdaki kişilerin kim olduğuna bakmayın, görevinizin gereğini yapın’ demiştir" dedi. Yaren ise, "Adalet ağır işler ama yerini bulur. Üç savcının yargılandığı bu dosyaya baktığımız takdirde Adalet Bakanlığı ve HSYK’nın belli bir şekilde kurgulamış olduğu ve hukuk dışı bir soruşturma dosyası olduğu apaçık ortaya çıkmıştır. Ümit ediyorum bu şekilde kesinleşir” dedi.
(Çınar ÖZER)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder