22 Nisan 2013 Pazartesi

ÜNİVERSİTE YÖNETİMİNE KARŞI MAHKEMEDEN "MEŞRU MÜDAFAA" KARARI


Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nde 3 Nisan günü karşıt görüşlü öğrenciler arasında çıkan olaylar nedeniyle okul bir hafta tatil edilmişti. Ardından olaylara karıştığı ve yanında kesici alet taşıdığı iddiasıyla sol görüşlü öğrenci Haydar Uçar, DTCF Dekanlığı Disiplin Kurulu'nun 4 Mayıs 2012'de verdiği kararla okuldan atıldı. Uçar'ın avukatı Candan Dumrul, Ankara 7. İdare Mahkemesi'ne "yürütmenin durdurulması" talebinde bulundu. Ancak mahkeme talebi reddetti. Bunun üzerine Dumrul, Ankara Bölge İdare Mahkemesi'ne itiraz dilekçesi yazdı. Mahkeme ise oybirliğiyle emsal bir karara imza attı.

DÖNER BIÇAĞIYLA SALDIRMIŞ
Bölge İdare Mahkemesi 1. Kurulu tarafından verilen kararda, dosya içindeki görüntülerin incelendiği belirtilerek, "Uçar'ın sabah saatlerinde okula girerken üzerinde kesici alet taşıdığına dair şüpheli bir durumun olmadığı, daha sonra Uçar'ın yemekhaneye giden yolda bir kısım öğrenciyle birlikteyken, bir başka öğrencinin elindeki döner bıçağıyla bu gruba doğru koştuğu, bu kişinin elindeki aletle Uçar'a yöneldiği, bu sırada Uçar'ın elinin boş olduğu, aralarında itişme kakışma olduğu açıkça görülmektedir" denildi.

MEŞRU MÜDAFAAYA GİRER
Olay sırasında "öğrencilerin olduğu yerin kameranın kör noktasına geldiği için görülemediği ancak daha sonraki görüntülerde Uçar'ın elinde kesici bir cisim görüldüğü" belirtilen kararda bu durum şöyle açıklandı: "Uçar'ın elinde bulunan kesici cisim meşru müdafaa sınırları içinde, kesici aleti taşıyan kişiyle itişme sırasında Uçar'ın eline geçtiği, daha sonra bu aleti herhangi bir şekilde kullanmadığı görülmektedir."
Uçar'ın disiplin suçu işlemediği kanaatine varan mahkeme, dava konusu olayı "hukuka ve hakkaniyete" uygun görmedi. Mahkeme oy birliğiyle Uçar'ın itirazını kabul etti ve Ankara 7. İdare Mahkemesi'nin verdiği kararın kaldırılmasına karar verdi.Uçar mahkemenin verdiği bu kararla okuluna geri döndü.
(Çınar ÖZER)

16 Nisan 2013 Salı

ODTÜ'DEKİ "JİTEM" DAVASINDA KARAR - GİZLİ GÖREVLİYİ YAKALAYAN ÖĞRENCİLERE 3'ER YIL 4'ER AY HAPİS

2009 yılında ODTÜ kafeteryasında gizlice fotoğraf çekerken öğrenciler tarafından farkedilen jandarma personelinin şikayeti üzerine açılan davada karar çıktı. Mahkeme, jandarmayı alıkoydukları gerekçesiyle 6 öğrenciyi 3'er yıl 4'er ay hapse mahkum etti. Oyçokluğuyla verilen karara muhalefet eden mahkeme üyesi, öğrencilerin jandarma elemanına karşı bilimsel özerkliğe sahip üniversitede demokratik tepkilerini gösterdiklerini, elemanın öğrenciler tarafından değil, üniversitede görevli güvenlik görevlileri tarafından alıkonulduğunu söyledi. Yargıtay kararı onarsa öğrenciler infaz kanununa göre 2 yıl 2 ay cezaevinde yatacak.

ÇEKİM YAPARKEN YAKALANDI
2009 yılında ODTÜ kafeteryasında cep telefonu ile kayıt yapan bir kişiyi farkeden öğrenciler, kendisinden kimliğini göstermesini istedi. Söz konusu kişi, Ankara Ticaret Odası üyesi Şeyhmus Çelik adına hazırlanmış kimliğini gösterdi. Ancak kimliğin sahte olduğunun anlaşılması üzerine Genel Sekreter Vekili Tanju Mehmetoğlu'nun imzasıyla tutulan tutanakta, "Kişinin istihbarat için çalıştığı düşünülmektedir" denildi. Öğrencilere Şeyhmus Çelik adına hazırlanmış kimlik gösteren kişinin, gerçekte jandarmada görev yapan Uzman Çavuş Suat Yılmaz olduğu anlaşıldı.

ÖĞRENCİLERE DAVA AÇILDI
Olaydan sonra Yılmaz'ın şikayeti üzerine, 11 öğrenci hakkında, "görev yaptırmamak izin direnmek ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak ve yağma" suçlarından dava açıldı. Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava, geçtiğimiz salı günü karara bağlandı. Mahkeme, tüm öğrencilerin, "görev yaptırmamak için direnme ve yağma" suçlarından beraatine karar verirken, 6 öğrenci hakkında "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak" suçundan 3'er yıl 4'er ay hapsine karar verdi.

JANDARMA OLDUĞUNU SÖYLEMİŞ
Oyçokluğuyla verilen bu karara mahkeme üyesi Filiz Yalçın Çiftlik muhalefet etti. Muhalefet gerekçesinde, öğrencilerin Yılmaz'dan kimliğini göstermesini istediklerini, ancak şikayetçinin kimliğini göstermediği, bunun üzerine öğrencilerin şikayetçiden çektiği görüntüleri göstermesini istedikleri belirtilerek, "Şikayetçinin, jandarmada verdiği ifadesinde belirttiği üzere, güvenlik görevlisine gizlice jandarma olduğunu söylediği anlaşılmaktadır" denildi.

ÖĞRENCİLER DEĞİL, GÜVENLİK ALIKOYDU
Öğrencilerin "temel hak ve hürriyetlerini kısıtlayacak şekilde" gizli görüntülerini alan şikayetçinin kimliğini öğrenmek için çabaladıkları belirtilen muhalefet gerekçesinde, şöyle denildi:
"Kimliğin tespit edilememesi üzerine şikayetçinin şef odasına alındığı ve oraya üniversitenin güvenlik görevlilerinin geldiği sabittir. Güvenlik görevlilerinin görevleri icabı her türlü teçhizata, silaha ve yetkiye sahip olduğu ve gerektiğinde de kullandıkları herkesçe bilinmektedir. Hal böyleyken şikayetçinin güvenlik görevlileriyle birlikte olduğu bir ortamda öğrenciler tarafından hürriyetinden yoksun bırakıldığından söz etmek mümkün değildir."

DEMOKRATİK TEPKİ
Muhalefet gerekçesinde, öğrencilerin kendi görüntülerini çeken, tanımadıkları birisinden kimlik sormaları ve kimliğini göstermemesi üzerine şüphelenmeleriyle başlayan olayda gösterilen bu tepkinin "demokratik" olduğu kaydedilerek, şu ifadelere yer verildi:
"Kaldı ki öğrencilerin bu duruma tepki gösterdikleri, bunun da bilimsel özerkliğe sahip üniversitelerde demokratik bir tepki olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaati ile sanıkların kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçundan beraatine karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan çoğunluğun bu konudaki görüşüne katılmıyorum."
(Çınar ÖZER)